Yarışmanın konusu gereği ‘Kore’, ‘Savaş’ ve ‘Anma fonksiyonu’ düşünüldüğünde; ‘Ayrışma’, ‘İkileşme’, ‘Kutuplaşma’ proje kapsamında kavramsal olarak ele alınması gereken birincil kavramlar olarak akla gelir. Öneri projede; bu kavramlar toplulukların siyasi, ekonomik, sosyal olarak sahip oldukları ‘zıtlıklar’ üzerinden bir planlama modeli kurgusu geliştirmeyi hedefler; örülen duvarların fiziksel ve zihinsel sınırları beraberinde getirerek, mekan(lar)ı birer çatışma haline getirmesi meselesi üzerine odaklanır. Bu bağlamda proje kapsamında, kent ve/veya bölgelerde var olan sınırlar/duvarlar arasında kalan, kime ait olduğu belirsiz (tarafsız) bölgeler olarak kabul edilebilecek ‘tampon bölge’ kavramı önemsenmektedir. Planlama kurgusunda; iki farklı fiziksel ve mekânsal özelliğe sahip kütle arasında kalan alan, projenin ana odak noktası olup (ki metaforik olarak bu kütlelerin iki ayrı kutbu temsil ettiği, aradaki alanın ise bahsi geçen tampon bölge olarak soyutlandığı söylenebilir), sokak kotunda Anma/Tören Alanı; zemin altı kotunda ise Anma fonksiyonunun tam altına denk gelen Kalıcı Sergi Mekanı olarak kurgulanmıştır. Böylelikle Kuzey-Güney, Savaş-Barış, Bölünme/Ayrışma-Birleşme gibi zıtlıklar kütlesel anlamda farklılaşıp mekansallaşarak, yarışma kapsamında istenilen ana/merkez fonksiyonların tampon bölgede tanımlanmasını sağlamaktadır.
Her ne kadar proje alanında kütle(ler) yapı ölçeğinde algılansalar da, özünde projenin tamamının kentten, yapılı çevreden uzakta olması da sebebiyle peyzaj projesi olarak ele alındığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu açıdan, kent yaklaşımı doğrultusunda Bahçe Duvarları, Su Ögeleri, Oturma Elemanları, Tören Alanı, Ana Sirkülasyonlar (giriş rampaları) ve hatta projenin birincil, ikincil fonksiyonları ‘Sınır’ tanımlayan farklı yükseklik ve genişliklere sahip katmanlaşmış ve mekansallaşmış Duvarlar olarak görülebilir. Ana yaklaşımda kentten gelen aksı önemseyen projede, Pınarhisar Yolu ve Hamitabat Yolu algısının tamamen birbirinden ayrışması hedeflenmiş olup, tasarlanan ikililiğin algısının ise, Tören Alanı’ndaki (Tampon Bölgedeki) sosyal örüntü ile ortaklaştırılabileceği düşünülerek algısının kuvvetlendirildiği söylenebilir. Proje kapsamında Pınarhisar Yolu algısının katı/sağır, Hamitabat Yolu algısının ise şeffaf/yok yapı olarak algısı istenmiştir. Bu iki yoldan yaklaşımda ana vaziyet yaklaşımını kıran doğrultuda tasarlanan rampalar ile insanların iki duvar arasına sıkışma hissiyle aşağı alınarak, alt kotta tören alanından açılan avlu ve ışıklıklar ile (721 adet şehit sayısına da gönderme yapılarak) uhrevi bir atmosfer yaratılmak istenilen Fuaye, Etkinlik Alanı ve Kalıcı Sergi Mekanına ulaştırılması hedeflenmiştir. Tam da bu noktada projede, ana fonksiyonlardan biri olan Geçici Sergi Salonu’nun bu tesisi en canlı kılabilecek nitelikte olması öngörüsü ile, bu mekanın tüm fonksiyonlara değen ve hatta Tören Alanı’nın tanımlanması için hafif strüktür ile tasarlanan Açık Geçici Sergiye dönüşerek projenin emsal dışı önemli bir düşey yapısal peyzaj ögesine dönüştürülmesi söz konusudur. Bu Geçici Sergi Açık Mekanı; işleyişinin yalnızca zemin altından çalıştığı, hatta dışarı görebildiği ancak eriş(il)emediği, farklı kotlardan yeşil, Tören Alanı’nın algısının deneyimlendiği, savaş kalıntılarını anımsatan, endüstriyel yapıda mazgallardan oluşturulan bir algıdadır. Buna ek olarak, yarışma kapsamında istenilen ana mekanların zemin altı kotunda uhrevi nitelikte tasarımı ile Geçici Sergi mekanının Açık Sergi Mekanı ile aydınlık kurgusu arasındaki zıtlık da genel yaklaşımdaki zıtlıklar meselesi ile birlikte ele alınmıştır.
Projenin ana tasarım yaklaşımı kurgusunda hem peyzaj ölçeğinde, hem bina ölçeğinde, hem de iç mekan kurgusunda tasarlanan arada kalma, iki duvar arasında sıkışma hissiyatının proje kütlesindeki algısı; Pınarhisar Yolu tarafındaki kütlenin cephesinin lineer olarak genişleyerek proje alanında yer alan ağaçlardan birini içine alması ve her iki yoldan da algısını kuvvetlendirmek adına cephede delik açılarak, gösterilmesiyle sembolikleştirilmesiyle kuvvetlendirilmiştir. Uzaktan yaklaşan insanların algısında sembolikleşen bu ağacın, proje alanına dahil olan insan ölçeğinde, giriş rampaları ve Tören Alanı’nı tanımlayan göçük avluda da tekrarlanarak iç-dış mekan örüntüsü arasında tutarlı bir kurgu sağlanması düşünülmüştür.
Projede sağlanması hedeflenen katılık-hafiflik; karanlık-aydınlık gibi zıtlıklar mekânsal özelliklerin dışında seçilen malzemelerde (Doğal taş-sağır, Endüstriyel malzeme-geçirgen ikililiğinde de) vurgulanmıştır.
Kırklareli, Lüleburgaz
Lüleburgaz Belediyesi
Müze, Sergi
Yarışma
1627 m²
Emre Engin, İbrahim Anıl Biçer, Görkem Güvenç, Evin Eriş
Meryem Kocaoğlu
Andrea Perego, Francesco de Felice, Furkan Yılmaz, Fatma Yıldız, Beyzanur Öztürk, Esma Nur Ayvazoğlu, Zivar Aliyeva